bugün

entry'ler (94)

sözlük yazarlarının bugün aldığı kararlar

bir daha asla evcil hayvan beslemeyeceğim.

camel

önce blue içiyordum, üretimden kaldırdılar; hayatım karardı. hiçbirini sevmedim onu sevdiğim kadar.
sonra piyasaya grey diye bir şey çıkardılar, blue'ya çok benziyordu, onu içtim; onu da üretimden kaldırdılar.
ardından mecburen soft içtim, 6.5 tl yaptılar, hiçbir yerde bulamaz oldum.
allahsız camel.

akildan silmek isteyip de silinemeyen seyler

eski sevgilinin telefon numarası.

her gün ölmüş olmayı dilemek

her sabah kalkarken yapacağım ilk aktivite. bir gün önce güzel giden her şey, bir gün sonra yok olur. Yaşadığınız şok, hissettiğiniz acı ne yemek yedirir size, ne kafanızı kaldırıp net bir şekilde önünüzü gördürür. Halsiz bir bedenin içinde kendinizle başbaşasınızdır ama lanet olsun ya, insanın canı çok tatlıdır, kıyamazsınız kendi canınıza. Her sabah tanrıdan ölmüş olmayı dilemek, uyuyup bir daha uyanmamayı istemek. işte elinizden gelenler sadece bunlardır.

kadınları itici yapan detaylar

yağlı saçları
orman kaşları
kol kılları (aslında her türlü kılı)
ter kokusu
ve o tarif edemediğim kalitesiz giyimi.

intihar etmek için nedenler

hayattaki sorumlulukların ağır gelmesi, kaldırmak istememek. aslında sonunda hayalini kurduğun şeylerin hiçbirinin gerçekleşmeyeceğine inanmak. boktan hayata dayanamamak. hiçbir şeyden gerçekten zevk alamamak. bütün bunlardan kurtulup, huzura ereceğini düşünmenin verdiği rahatlama hissi.

olabildiğince az insanla iletişim kurmak

hayatta yapılması gerektiğine inandığım en doğru eylemdir. çünkü insanlar bencildir, insanlar nankördür, insanlar çıkarcıdır, insanlar sömürücüdür, insanlar bayağıdır ve insanlar aslında iğrençtir.

bakire olmayan bayanlar sınır dışı edilmelidir

çok hastalıklı bir düşüncedir. namusu, şerefi iki bacağın arasına koymuş, fantezi dünyası zengin, cennette kendisine sunulacak bakirelerin her birini zevkle bozma hayalini kuran bir kişi tarafından şuursuzca ortaya atılmıştır; insanların düşüncelerine saygı duymak lazımdır da acaba bu fikrin neyine saygı duyacağım lan.

en yakındaki kitabın 93 sayfasının 4 cümlesi

"Hazırlanan karışım martini special bardağına doldurulur."

Özgül Sılay - Alkollü Kokteyller

yürüyen merdivenin solunda duranı küçümseyen tip

yürüyen merdivenin solunda durana atar veren tipin eyleme geçmemiş mıy mıy halidir.

ankara metrosunda insanların sol tarafı kapatmamalarını, geçeceklere yol vermelerini gösteren öğretici panolar var mesela. "yürüyeceksen yandaki merdivenleri kullanan" diyen adama "acaba şurda asılı olan panoyu gördünüz mü?" diye atar vermem sonucunda... ah yani. budanmıyorlar, budanmıyorlar.

bayramlarda kapı kapı gezip şeker toplamak

hiç yapamadığım eylemdir sevgili sözlük. annem hiç yollamadı beni. benim çocuğum olsun, ben de yollamam. devir kötü malum. şeker toplamaya çıkan çocuklar kayboluyor, sonra cesetleri bulunuyor.

gerçi orta 1'de mi neydim, birinin kapısını çalıp şeker almıştık bir defa. utanmıştım zaten o yaşta. bir daha da yapmadım. *

biten sevginin geri gelmemesi

"bu ne garip bir yangındı böyle sen söndün ben yanarken"

kız ona, adam boşluğa baktı ve yaşananlar geçmişte kaldı dedi. artık onlar adam için ne iyi ne kötü hiçbir şey ifade etmiyordu. seni sevmiyorum, bitti dedi adam. hayır, böyle olmamalıydı. bu kadar basit olamazdı. kızın tanıdığı adam, onu her zaman seveceğine, onu asla bırakmayacağına söz vermişti. inanmıştı kız ona. onların hikayesinin farklı olduğunu zannediyordu. kendimi salak gibi hissediyorum, teşekkür ederim.

denedi. kız her şeyi denedi. durmadan çabaladı. kalbinin kırılmasına, göz yaşlarına, acıya... her şeye karşı dimdik durdu. olmuyorsa zorlamayacaksın dediler, dinlemedi. şairin dediği gibi, "senden tek bir damla istemiştim; sana kocaman bir deniz sunmak için..." en ufak çaba sarfetmedi adam. bitmiş bir şey için çaba sarfedemem dedi. içimde en ufak bir şey yok sana karşı dedi. kabullenemedi kız bir türlü, böyle bir şeyin olabileceğine inanmak istemedi.

sonra gün geldi; kızın gözlerinin içine baka baka, sırf onu kullanmak için rol yaptı adam. o sahte mutluluğa öylesine inandırdı ki kızı. tam, işte evet biten bir şeyi geri getirebilirim, yapabilirim derken... adam dedi ki gerçek değildi onlar. bu zamana kadar yaptığı, söylediği hiçbir şey bunun kadar yaralamamıştı. bunun kadar acıtmamıştı. her şey bitti.

insan kabullenemiyor ama giden, yitip giden bir sevgi geriye gelmiyormuş. kız üzüldü.

ankara da atlanılacak bir köprünün olmaması

fatih köprüsü, keçiören. iyi atlayışlar.

ayrılıktan sonra dinlenecek şarkılar

dope - die motherfucker die
metallica - die die die my darling
(demek istesem de insan duygusal oluyor)

beck - everybody's gotta learn sometime
(ve defalarca izlenen wait sahnesi *)

radyo fenomenden aşırı dozda r&b yüklemesi
(en makul olanı. acıdan uzak, eller havaya)

500 days of summer

summer'ın filmin sonunda tom'la parkda yaptığı konuşmada, "her konuda haklıydın, ben hariç." deyişinin ardından göz yaşlarına boğan, izlenilesi film.

"expectations vs. reality" sahnesiyle de her seferinde iç çektirmeyi başarmaktadır.

tuxedo mask

gerçekte var olmasını defalarca dilediğim, seksilikte sınır tanımayan anime karakteri. hele o gelişinde çalan müzik, attığı gül, havalanan pelerini, seksi gülüşü, japoncayı karizmatikleştiren ses tonu... ahh ah dedirtiyor her seferinde.

sevgilisine msn şifresini vermeyen insan

msn şifresini isteyen insandan zaten hayır gelmeyeceğine inanan insandır.

(bkz: x kim y kim z kim)

sevgili olunmaması gereken erkekler

bir anda sinirlenen, o an ağzına ne gelirse söyleyen, sonra da pişman olup özür dileyen erkekler.

liseli olmak

ergen, hiçbir fikir ve düşüncesi henüz oturmamış, saçma sapan davranışları ve düşünceleri olan, dünyada ne olup bittiğini bilmeyen, kültür-sanatla ilgili tek kelime edemeyen insanlarla dolu olan, hocaların size bir birey yerine daha farklı bir şeymiş gibi davrandığı, herkesin tek tip giydirildiği, takı takmanın-makyaj yapmanın-saç sakal uzatmanın yasak, saçların toplanmasının zorunlu olduğu, her dakika arama yapılarak çantanızın didiklendiği bir ortama lanet ede ede girmektir liseli olmak.

(bkz: şaka okulu)
(bkz: hazırlık okumanın verdiği acı)

kerter

zirveden ayrılırken ayaküstü muhabbet ettiğimiz, çok merak ettiğim halde mızıka çalmasını dinleyemediğim, sıcakkanlı yazar.